NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
أَبِي
الزُّبَيْرِ
الْمَكِّيِّ
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
أَنَّهُ قَالَ
نَحَرْنَا
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِالْحُدَيْبِيَّةِ
الْبَدَنَةَ
عَنْ
سَبْعَةٍ
وَالْبَقَرَةَ
عَنْ
سَبْعَةٍ
Câbir b. Abdullah'dan
demiştir ki:
(Hudeybiye sulhu
yapıldığı gün) Hudeybiye'de Resulullah (s.a.v.) ile birlikte yedi kişi için bir
deve, (yine) yedi kişi için bir sığır kurban ettik.
İzah:
Müslim, hac; Tirmizî
hac, edahî; Muvatta, dahaya; İbn Mâce, Edahi; Darimî, edahi; Ahmed b. Hanbel
111-353, 364.
Hudeybiye barışı,
hicretin altıncı senesinde müslümanlarla
Mekkeli müşrikler arasında, Mekke yakınlarındaki Hudeybiye denilen yerde
yapılmıştır. O sene Fahr-i Kâinat Efendimiz umre yapmak niyetiyle Zilkade
ayında 1500 kadar ashabıyla Mekke'ye müteveccihen yola çıkmıştır. Kendilerini
Mekke müşrikleri Hudeybiye'de karşılayarak Mekke'ye girmelerine engel oldular.
Neticede iki taraf arasında bir barış anlaşması imzalandı. Müslümanlar
yurtlarına dönmek üzere kurbanlarını keserek ihramlarından çıktılar. O sırada
"Onlar öyle kimselerdir ki inkâr ettiler, sizi mecsid-i Haram (ı ziyaret)
ten ve bekletilen kurbanları yerlerine varmaktan alakoydular."[Feth 25]
mealindeki âyeti kerime nazil oldu.
Abdullah İbn Ömer bu
hâdiseyi şöyle anlatır:
"Peygamber
(S.A.V.) umre yapmak üzere (Mekke'ye müteveccihen yola) çıktı. Fakat Kureyş
kâfirleri, önüne çıkıp buna engel oldular. Bunun üzerine Hz. Peygamber
Hudeybiye'de kurbanım kesip başını tıraş etti. Ve onlarla umreyi (bu sene
bırakıp) gelecek sene yapmak üzere müslümanlar üzerinde kılıçtan başka hiçbir
silâh bulunmamak ve Mekke'de ve Mekkeli müşriklerin uygun göreceği bir süreden
fazla kalmamak üzere bir barış yaptı. Bu anlaşmaya uygun olarak gelecek sene
(sahabiyle birlikte) umre yaptı.
Mekkelilerle yaptığı
anlaşmaya uygun olarak Mekke'ye silahsız girdi. Orada üç gün kaldı ve
Mekkelilerin isteğine uyarak üç gün sonra Mekke'yi terketti"[Buhârî,
el-muhsır; el Benna A. A. el-Fethürrabbânî, XI -65.]
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerîf, devenin de sığır gibi hedy olarak kesildiğinde de uhdiye
olarak kesildiğinde de ancak yedi kişiye yetebileceğini söyleyen cumhuru
ulemanın delilidir. Fıkıh âlimlerinin bu mevzudaki görüşlerini 2807 numaralı
hadisin şerhinde açıklamış olduğumuzdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.